Bülent Ecevit yazdýktan sonra her kafadan bir ses çýkmaya baþladý.
Sizce gerçekten hainmiydi? Bununla beraber arka arkaya gelen sorular var.
Bize gerçekten tarihi doðrumu öðretiyorlar,neye güvenmeliyiz ?
Eðer bu konu Bülent Ecevit tarafýndan deðilde baþka birisi tarfýndan açýlmýþ olsaydý daha farklý bir tepki alýrmýydý?
Sorular böylece uzar gider....
bence...
deðildi.
Tarihi iyi incelemek lazým ne dersiniz....!!!????
BU BELGEYÝ ÝYÝCE OKU ARKADAÞIM ONDAN SONRA SEN KARAR VER
Sultan VI. Mehmed Vahîdüddin
Resmen VI. Mehmed diye bilinen ve halk arasýnda Sultân Vahîdüddin ünvanýyla tanýnan Sultân VI. Mehmed Vahîdüddin Hân, Þubat 1861 yýlýnda Dolmabahçe Sarayý’nda, Sultân Abdülmecid’in IV. Kadýnefendisi Gulistû (Gülistan) Hanýmefendi’den dünyaya geldi. Ýttihâdcýlarýn, asýl veliahd olan Sultân Aziz’in oðlu Yusuf Ýzzeddin’i intihar süsü vererek katletmeleri üzerine Osmanlý veliahdý oldu ve 4.7.1918 tarihinde Osmanlý tahtýna oturdu. Ýyi bir Ýslâm hukukçusu, Almanya Ýmparatorluk mareþali ve Osmanlý müþiri ünvanlarýna sahip iyi bir asker ve de musikiye âþýk bir bestekâr idi. Almanya ve Avusturya seyahatlerinde kendisinin yaveri olan Mustafa Kemal, Padiþah olduktan sonra da bir süre fahrî yaverliðini sürdürdü. Padiþah olduðunda Hz. Ömer’in kýlýcýný maneviyât eri Mehmed Bah’aaddin Veled Çelebi kuþattý. Maneviyâtý güçlü bir padiþahdý.
18 Kasým 1922’de Ýstanbul’u terk edinceye kadar geçen sýkýntýlý saltanat yýllarýnda, onunla birlikte vazife ifa eden sadrazamlar arasýnda, Ýttihâdcýlarýn reisi Mehmed Tal’at Paþa ve 5 defa hükümeti kuran Dâmâd Ferid Paþa; Þeyhülislâmlar arasýnda ise, Kuvay-ý Milliye aleyhine mecburen fetvâ veren Dürrî-zâde Abdullah Efendi ve Hürriyet ve Ý’tilâf Partisinin adamý olan Mustafa Sabri Efendi, özellikle zikredilmelidir.
Sultân Vahîdüddin’in saltanatýndan 4 ay geçmeden 30 Ekim 1918 tarihinde uðursuz Mondros Mütârekesi imzalandý. Bunu Osmanlý topraklarýnýn i’tilaf devletleri tarafýndan iþgali takip etti. Ýngilizler Kasým 1918’de Musul’u iþgal ettiler; müttefik filo Kasým 1918’de Ýstanbul’a geldi ve 16 Mart 1920’de Ýstanbul resmen iþgal edildi. Bu tarihten sonra sâdýr olan Padiþah Ýrâdelerini ve hatta hükümet kararlarýný, sanki Sultân Vahidüddin’in arzusu ve kararý gibi görmek, tarihi yanlýþ yorumlamak demektir. Bu tarihten sonra Sultân Vahidüddin, hem iþgal kuvvetlerini oyalamaya ve hem de elden geldiði kadar Kuvay-ý Milliye’yi destekleyerek yeni Türk Devletinin ortaya çýkmasýný, þahsý aleyhine de olsa desteklemeye karar vermiþtir. Artýk yeniden Osmanlý Devleti’nin hayat bulamayacaðýnýn farkýndadýr. Yapýlan bütün icraatlar bunu göstermektedir.
Sultân Vahidüddin, Ýstanbul’un düþman filolarý tarafýndan kuþatýldýðýný ve toplarýn Saraya çevirdiðini görür görmez, hemen yakýn kumandanlarla Anadolu’da istiklâl tohumlarýnýn nasýl atýlacaðýný müzâkere etmeye baþlamýþtýr. Filonun geldiði Kasým 1918’den Mayýs 1919’a kadar devam müzâkereler sonucunda, Mustafa Kemal ile defalarca görüþmüþ ve Yýldýz Sarayý’ndaki son ve gizli görüþmede, Anadolu’ya görevli olarak gitmesine ve milli bir idare kurulmasýna karar verilmiþtir. Neticede Ýtilaf Devletleri Yüksek Komiserliðinden Mustafa Kemal’in vizesini alan, elindeki imkânlarla onu destekleyen ve Samsun’a çýkmasý için yeterli bir vapur hazýrlatan Sultân Vahidüddin, Mustafa Kemal’in 19 Mayýs 1919’da Samsun’a ulaþmasýndan sonra da, hükümetleri vasýtasýyla ve þifrelerle Mustafa Kemal’i desteklemeye devam etmiþtir. Sayýn Murad Bardakçý’nýn yayýnladýðý Þah Baba isimli eser ve Osmanlý Arþivlerindeki belgeler, bütün bunlarý doðrulamaktadýr. Sultân Vahidüddin’in Mustafa Kemal’e ayrýlýrken söylediði son söz, “Cenab-ý Allah muvaffak etsin” sözüdür.
16 Mart 1920’de Ýstanbul iþgal edilince 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplanmýþtýr. Düþmanlar Sevr Muâhedenâmesini, ne iþgal altýndaki Osmanlý Devleti’ne ve ne de Ankara Hükümetine imza ettirememiþlerdir. Anadolu’da imanlý milletin desteðiyle muvaffakiyetler kazanan Kuvay-ý Milliye ekibi ve özellikle de Mustafa Kemal ve arkadaþlarý, Baþvekil Rauf Orbay’ýn muhâlefetine raðmen, Anadolu’ya saltanat ve hilâfeti kurtarmak için geldiklerini çeþitli nutuklarýnda söylemelerine raðmen, evvela saltanata cephe almaya baþlamýþlardýr. Cumhuriyet Ýdaresi kurarak Cumhurreisi olmak isteyen Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 Kasým 1922’de saltanatý ilga ettirmiþtir. Bu arada kendi nâzýrlarýndan ve meþhur Osmanlý gazetecilerinden Ali Kemal Bey’in, bazý kimseler tarafýndan Ýzmit’e kaçýrýlarak linç edilmesi, Sultân Vahidüddin’in Ankara’daki havayý sezmesine yardýmcý olmuþtur. Ankara’nýn niyetini anlayan Sultân Vahidüddin, hem yeni kurulacak olan devlete zorluk çýkarmamak ve hem de daha fazla hakaretlere maruz kalmamak için, 18 Kasým 1922’de Ýstanbul’u terk etmiþtir. Zaten 5 Kasým 1922’de resmen Osmanlý Devleti tarihe gömülüyor ve Ýstanbul Ankara’da kurulan milli devletin hâkimiyeti altýna giriyordu.
Malta, Hicâz ve Mýsýr’a uðradýktan sonra Ýtalya’nýn San Remo þehrine gelen Sultân Vahidüddin, 16 Mayýs 1926 tarihinde ayný þehirde, kederinden vefat etmiþtir. Cenazesi Þam’a nakledilerek Yavuz Sultân Selim Camii Haziresine defn olunmuþtur.
ZEVCELERÝ (KADIN EFENDÝLERÝ): 1- Emîne Nâzik-edâ Baþ KadýnEfendi. 2- Þâdiye Meveddet II. Kadýn Efendi. 3- Ýnþirâh Kadýn Efendi. 4- Nevvâre Üçüncü Kadýn Efendi. 5- Ni‘met Nev-zâd Haným Efendi.
ÇOCUKLARI: 1- Mehmed Ertuðrul Efendi. 2- Münîre Sultân. 3- Rukýyye Sâbiha Sultân. 4- Fatma Ulviyye Sultân. 5- Fenîre Sultân .